Me'şum darbeler geleneğin son halkası olan 28 Şubat dönemi tarihimizde kara bir leke, bir utanç vesilesidir.

Kökü dışarıda vesayet odaklarının milletimizin asli değerlerine açtığı bir savaş olan bu darbenin tesirleri halen yaşanmakta, acı neticeleri devam etmektedir.
Anayasamızın başlangıç metninde sözü edilen "Tarihi ve manevi değerlerimize" kasteden bu darbenin tahrip ettiği hukuk düzeni ne yazık ki halen onarılamamış, mağduriyetler giderilememiştir.

Gemi azıya alan bir azınlığın azgınlığına, toplumun makul çoğunluğunun ve medyanın da yeterli bir tepki göstermemiş olması  da ayrı bir utanç vesikası olarak kayda geçmiştir.

Demokrasi ve hukuk tarihimizin bu kara lekesi halen yeterince anlaşılamamış, sorumluları, destekçileri hala hesap vermemiştir.

Ders kitaplarında ve tarih derslerinde bir ibret sayfası olarak yer alması gereken bu elim hadise unutturulmak istense de milletimizin hafızasında silinmez ve derin bir iz olarak taptaze bir yaradır.

Temel hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırıldığı, insanlığa karşı işlenen suçlar kategorisinde olan ayrımcılık, dini ve kültürel Soykırım suçlarının aleni işlendiği bu dönemde hukuk çevreleri ve meslek örgütleri de ne yazık ki sessiz kalmışlar; daha acısı yer yer zorba cuntacılara destek olmuşlardır.

Pek çok siyasi parti açısından da durum bundan ibarettir

Uluslararası hukukun koruma altına aldığı, başka eğitim hakkı olmak üzere pek çok hak ihlal edilirken, uluslararası yargı kurumları da bu zulme sessiz kalmış hatta 28 Şubat uygulamalarını meşrulaştıran kararlara imza atmışlardır.

28 Şubat döneminde Anayasa mahkemesinin verdiği kararlar kadar, bu kararlara vesile olan davaları açanlar da bu utanca ortaktırlar!

Bazı sonuçları ortadan kaldırılsa da kapsamlı bir çalışma yapılmaması ve bu dönemde hak kaybına uğrayan insanların mağduriyetlerinin devam ediyor oluşu acıdır.

Örneğin, bu dönemde işten atılan veya istifa etmek zorunda bırakılanların kayıpları telafi edilememiştir ve bu konuda bir savsama, bir gayret eksikliği görülmektedir.

Demokratik hukuk devletini hedef alan ve demokrasi geleneğimize kasteden 28 Şubatçı zorbaların ve destekçilerinin insan içine çıkarmayacak bir mahcubiyeti yaşamaları içinse hemen hiçbir şey yapılmamıştır.

Halen medyada, siyasette, STK ve meslek kuruluşlarında hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam eden bu güruhun yargılanmaları ve teşhir edilmeleri elzemdir.

Afyonkarahisar Barosu olarak 28 Şubat darbesinin yıldönümünde, darbelerin ve müdahalelerin bittiği, tarihe karıştığı bir döneme geçmiş olmayı diliyor, her türlü darbeye, kalkışmaya şiddetle karşı olduğumuzu ve bundan sonra da karşı çıkacağımızı kamuoyuna saygı ile bildiriyoruz